Enerji tüketen değil, enerji veren binaların peşinde
Küçük yaşlarda mimarlığa ilgi duyan, sürdürülebilir mimarlık alanındaki öncü çalışmalarıyla bilinen, binaların verdiği enerjiye inanan ve sürdürülebilirlik bakış açısını tasarımlarına yansıtarak, dünyanın en etkili insanlarının yer aldığı Time100 listesinde yer alan bir mimar: Mina Hasman. Geçtiğimiz günlerde İstanbul’a geldi ve sürdürülebilirlik hikâyesinin nasıl başladığını DÜNYA Gazetesi’ne anlattı.
Çocukken, binaların sadece fiziksel değil, duygular uyandıran, insanlar ve çevreyle sürekli etkileşim içinde olan canlı varlıklar olduğuna inandığını söyleyen Mina Hasman, “Mekânların ruhunu, içerdikleri enerjiyi hissetmeye ve gözlemlemeye karşı güçlü bir merakım vardı. Bu duyarlılık, zamanla sadece estetik ya da işlevsel yönleriyle değil, aynı zamanda çevresel etkileriyle de mekânları sorgulamama yol açtı. Tasarımların sadece bugünü değil, gelecek nesilleri de etkilediğini kavramak, beni sürdürülebilirliğe yöneltti. Binaların enerji tüketimi, malzeme döngüsü, karbon ayak izi gibi konular üzerine düşünmek, tasarım anlayışımı dönüştürdü” dedi.
Dönüşümsel değişimi “Yalnızca yüzeysel veya geçici çözümlerle sınırlı olmayan, sistemin yapısında, işleyişinde ve değerler bütününde köklü bir değişim” olarak tanımlayan Hasman, “Bu, alışılmış kalıpları kıran; düşünme biçimlerini, karar alma süreçlerini ve uygulama yöntemlerini yeniden şekillendiren, kökten bir dönüşümdür. Mimarlık ve inşaat sektöründe bu, sadece ‘daha az zarar veren’ değil, aynı zamanda ‘iyileştirici ve onarıcı’ bir yaklaşıma geçiş anlamına gelir” diye ekledi.
Akademi ve endüstrinin iş birliği, yeşil hedefler için şart
Akademi ve endüstrinin bir araya gelmesinin, gezegenimizin geleceğini güvence altına almak için hayati bir gereklilik olduğunu düşündüğünü vurgulayan Hasman, “Bu noktada doğan ihtiyaçtan yola çıkarak başlattığım Climate Framework (Iklim Çerçevesi) girişimi, akademi ve endüstri arasındaki bu boşluğu kapatmayı amaçlayan uluslararası bir iş birliği platformudur. Climate Framework, yapı ve inşaat sektöründe karar verici konumunda olan profesyonellerin bilgi ve becerilerini, iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik ekseninde yeniden şekillendirmeyi hedefliyor” dedi.
Net sıfır karbon binaların payı sadece %1
Dünya genelinde net sıfır karbon bina sayısının hâlâ oldukça sınırlı olduğunu söyleyen Hasman, “Bu alan, hızla artması gereken kritik bir alandır. World Green Building Council’ün 2024 yılı verilerine göre, dünya çapında yaklaşık 500 ticari bina ve 2 bin konut, net sıfır karbon standartlarını karşılamaktadır. Bu rakamlar, mevcut küresel bina stokunun yüzde 1’inden daha azını temsil etmektedir. 2050 yılına kadar mevcut tüm binaların bu standarda dönüştürülmesi öngörülmektedir. Bu da milyarlarca metrekarelik bir yapı stoğunun yeniden tasarlanmasını veya dönüştürülmesini zorunlu kılmaktadır” dedi.
Gelecek vizyonunu daha ölçülebilir ve uygulanabilir kılmak adına, Skidmore, Owings and Merril) SOM’daki ekip arkadaşlarımla birlikte Tüm Yaşam Döngüsü Karbon Muhasebesi (Whole Life Carbon Accounting) yöntemini geliştirdiklerini belirten Hasman, “Bu yöntemle, yapıların tasarım aşamasından başlayarak inşaat, kullanım ve ömrünün sonuna kadar tüm karbon salımını hesaplamaya olanak sağlıyor” diye ekledi.
Burj Khalifa’nın yüksekliği, sürdürülebilir yönünü gölgeliyor
Dünyanın en yüksek yapısı Burj Khalifa’nın mimarlarının için de yer aldığı SOM ekibinin yeni üyeleri arasında yer alan Mina Hasman, Burj Khalifa’nın sürdürülebilirlik yönünün genellikle yüksekliğinin gölgesinde kaldığına vurgu yaparak şöyle devam etti: “Aslında birçok çevresel strateji barındırıyor. Binanın spiral formu, rüzgâr yüklerini azaltarak yapısal verimliliği artırıyor; bu da malzeme kullanımında tasarruf anlamına geliyor.”
TIME100 kolektif mücadelemizi temsil ediyor
TIME100 listesine seçilmesinin kendinde bıraktığı duyguları paylaşan Mina Hasman,”Tarif edilmesi zor ama derin bir duygu. Bir yandan büyük bir onur ve mutluluk, öte yandan çok güçlü bir sorumluluk duygusu hissettirdi. Çünkü bu tanınma sadece kişisel bir başarı değil; birlikte çalıştığım ekiplerin emeğini, inandığımız değerleri ve iklim adaleti için verdiğimiz kolektif mücadeleyi temsil ediyor.
Aynı zamanda, küresel inşaat sektöründe bu listeye giren ilk kadın ve bir Türk kadın mimar/ mühendis olarak yer almak, benim için çok daha özel ve anlamlı bir kilometre taşı oldu. TIME100, benim için bir varıştan çok, bir başlangıç noktası. Geleceğe dair umudumu büyüttü, sorumluluğumu pekiştirdi ve birlikte mümkün olanın sınırlarını yeniden düşünmem için bana ilham verdi” dedi.
Gelecek cesur mimarların olacak
Önümüzdeki dönemin, sürdürülebilir mimarlık için büyük bir eşik olduğunu belirten Mina Hasman, “Gelecek, sorumluluk alan ama aynı zamanda hayal kurmaktan ve cesurca yenilikler yaratmaktan vazgeçmeyen mimarların olacak. Teknoloji burada büyük bir destek; ama asıl farkı yaratacak olan, bu teknolojiyi nasıl kullandığımız ve hangi dünya için kullandığımız sorusuna vereceğimiz yanıttır” dedi.
Mina Hasman’ın dönüşümünü başarılı bulduğu ülkeler listesi
Enerji sistemleri, şehir planlaması ve mimarlıkta karbon nötr hedeflerine kararlı adımlarla ilerliyor.
Döngüsel ekonomi, suyla yaşayan şehirler ve sürdürülebilir tarım entegrasyonunda öncü.
Doğa temelli çözümleri ve %98 oranında yenilenebilir enerji kullanımıyla örnek bir ülke.
Kamu yatırımları ve karbon vergilendirme politikalarıyla iklim eylemini merkezine alıyor.
Yerli topluluklarla iş birliği içinde ekolojik ve kültürel sürdürülebilirliği gözetiyor.
Enerji dönüşümü (Energiewende) ve sanayi politikalarıyla büyük çaplı yapısal değişim hedefliyor.
2035’e kadar karbon nötr olma hedefiyle, eğitimden sanayiye kapsamlı dönüşüm programları yürütüyor.
Net karbon negatif olan nadir ülkelerden biri; yaşam felsefesini çevreyle uyum içinde şekillendiriyor.
Kamusal politikalarda sosyal adalet ve iklim hedeflerini birlikte ele alan örnek bir yaklaşım sunuyor.
Özellikle bazı eyaletlerde, yerel yönetimler iklim adaptasyonu ve topluluk temelli dönüşümü öne çıkarıyor.
Yorum gönder